top of page
Sizin için Seçtiklerim:
  • Facebook
  • Instagram

14 Şubat Sevgililer Günü Üzerine

  • arzununrenklidunyasi
  • 12 Şub 2019
  • 3 dakikada okunur

Merhaba Sevgili takipçilerim, bir 14 Şubat daha geldi. özellikle biz bayanlar sevgililerimizden veya eşlerimizden küçük hoş sürprizler bekliyor olabiliyoruz. Bazen bir hediye bazen hoş güzel bir söz veya güzel bir çiçek....(yada hepsi :) ). Acaba, Sevgililer Günü'nün tarihsel gelişimini ne kadar biliyoruz.

İşte bu noktada gelin biraz bu günün tarihine kısa bir bakış atalım:



Tarihçiler, Sevgililer Günü’nün aslında Lupercalia isimli bir doğurganlık festivaline dayandığını düşünüyor. Lupercalia boyunca hayvanlar kurban ediliyor ve kurban edilen hayvanların derileriyle kadınlar vücutlarından kan gelinceye kadar kırbaçlanıyordu. Bu kan, kadının doğurganlığını sembolize ediyordu. Nasıl, çok romantik değil mi?


Aslında bilindiği üzere bu günün asıl ismi Saint Valetine Day. Aslında iki hatta üç kişinin ismi Aziz Valentine'di. İçlerinde 40 günlüğüne Papa olan bir tanesiyle birlike, birçok Aziz Valentine vardı tarih boyunca. Ama Sevgililer Günü’nü “bulan” Aziz Valentine, İmparator II Cladius’a da meydan okumuştu. O zamanlar, Cladius evliliği askerlerinin performansını etkilediği ve dikkatlerini dağıttığı için yasaklamıştı. Valentine ise yakalanıncaya kadar birkaç kez evlendi. Ölümle cezalandırıldıktan sonra, Aziz Valentine’ın mezarına genç çiftler gelip çiçekler ve kartlar bırakmaya başladı. Peki ya öldüğü gün? O da 14 Şubat...


Bu tarihe bakıştan sonra gelelim biraz bu günü anlatan güzel sözlere sizlerle şu satırları paylaşmak istiyorum:


Eğer... Onu hatırladıkça başı göğe ermişcesine ya da asansör boşluğuna düşmüşcesine ürperiyorsa yüreğiniz... Ömrü saatlere sıkışmış bir kelebek telaşıyla o hüzünden bu neşeye konup kalkıyorsanız gün boyu nedensiz... Ve her konduğunuzda diğerini iple çekiyorsanız bu hislerin...


Onunlayken pervaneleşen yelkovanlar, onsuz mıhlanıp kalıyorsa yerine, bir akrep kadar hain... Sınıfta, büroda, yolda, yatakta içiniz içinize sığmıyor, ondan söz edilince yüzünüz, sizden habersiz, mis kokulu bir ekmek dilimi gibi kızarıyor, mahcup somurtuyor veya muzip sırıtıyorsa ve o, her durduğunuz yerde duruyor, her baktığınız yerden size bakıyor, siz keyiflendikçe gülüp, hüzünlendikçe ağlıyorsa... Dünyanın en güzel yeri onun yaşadığı yer, en güzel kokusu bedenindeki ter, en dayanılmaz duygusu gözlerindeki kederse...

Hayat onunla güzel ve onsuz müptezelse... Elmalar pembe, kiremitler pembe, gökyüzü, yeryüzü, onun yüzü pembeyse, kışlar ilkbaharsa, yazlar ilkbahar, güzler ilkbahar... Her şiirde anlatılan oysa... Her filmin kahramanı o... Her roman ondan söz ediyor, her çiçek onu açıyorsa... Bir anlık ayrılık, bir ömür gibi geliyor ve gider gitmez özlem saç diplerinizden çekiştirip beyninizi acıtıyorsa, iştahınız kapanıyor, iştahınız açılıyor, iştahınız şaşırıyorsa, iştahınız, hasret acısında bile karşı konulmaz bir tat buluyorsa...


Eliniz telefonda yaşıyor, işaret parmağınızla ha bire onu tuşluyor, dara düştüğünüzde kapıyı çalanın o olduğunu adınız gibi biliyorsanız...

Mütemadi bir sarhoşluk halinde, her çalan telefona o diye atlıyor, vitrindeki her giysiyi ona yakıştırıyor, konuşan birini dinlerken “Keşke o anlatsa” diye iç geçiriyorsanız... Kokusu burnunuzdan, sureti gözünüzden, sesi kulağınızdan, teni aklınızdan silinmiyorsa bir türlü... Özlemi, sol memenizin altında tek nüsha bir yasak yayın gibi taşıyorsanız gün boyu... Hem kimseler duymasın, hem cümle âlem bilsin istiyorsanız... Onsuz geceler ıssız, sokaklar öksüzse... Ayrılık ölüme, vuslat sehere denkse... Gamze gamze tebessüm de onun içinse, alev alev öfke de; bunca tavır, onca sabır ve nihayetsiz kahır hep onun yüzü suyu hürmetine... Uğruna ödenmeyecek bedel, gidilmeyecek yol, vazgeçilmeyecek konfor yoksa... Dışarıda yer yerinden oynuyor ve “içeri”de bu sizi zerrece ilgilendirmiyorsa... Nedensiz küsüyor, sebepsiz affediyorsanız ve bütün bu hallerinize siz bile akıl erdiremiyorsanız... Kaybetme korkusu, kavuşma sevincinden ağır basıyorsa ve aşk, gurura baskın çıkıyorsa bu yüzden her daim...


Gece yarısı kadim bir dost gibi kucaklayan tanıdık bir şarkı, bütün acı sözleri unutturmaya yetiyorsa... Her gidişte ayaklarınız “Geri dön” diye yalpalıyorsa ve siz kendinize rağmen dönüyorsanız, sınırsız, sabırsız, doyumsuz bir tutkuyla...

O halde bugün sizin gününüz !


“Çok yaşa”yın ve de “Siz de görün”üz.


Sevgili takipçilerim, umarım sizinde Sevgililer Günü'nüz istediğiniz gibi geçer ve sevdiğinzle beraber güzel anılarınız olur. Sevgiyle Kalın!!!

 
 
 

Comments


bottom of page