top of page
Sizin için Seçtiklerim:
  • Facebook
  • Instagram

Hazım Körmükçü ile Tiyatro,Müzik ve Kendisi Üzerine Söyleşimiz

  • arzununrenklidunyasi
  • 19 Ara 2015
  • 4 dakikada okunur

Herkese merhabalar, sizlerle yeni bir konuğumuzla yaptığımız sçyleşimizi paylaşıyoruz. Bugün sizlerle tiyatro, dizi ve sinema oyuncusu Hazım Körmükçü ile hayatı, tiyatro ve oyunculuk üzerine yaptığımız konuşmamızı sizlerle buluşturuyoruz. Hazım Bey de bizim sorularımıza içtenlikle cevapladı. İşte röportajımız:

Merhaba Hazım Bey, bildiğimiz kadarıyla Darülbedayi’nin önemli oyuncularından olan dedeniz Hazım Körmükçü’den alıyorsunuz isminizi. Tiyatrocu bir aileden geliyorsunuz. Bu isim sizde nasıl bir sorumluluk yaratıyor?


Tiyatro camiasında tanınmış bir ailenin ferdi olarak tabi ki sorumluluklarınız bir iken beş oluyor. Olaylara daha hassas daha tepkili yaklaşıyorsunuz. Dedemde Darülbedayi’nin önemli aktörlerinden birisi… Birçok oyunda çok önemli roller oynayarak, birçok tiyatro seyircisinin gönlünü kazanmış. Birçok önemli işe imza atmış bir aktör. Tabi ki tiyatro camiasında, onun ismin taşımak sorumluluklarınızı birkaç kat arttırıyor. O yüzden ismini ve soyadını taşımak onurdur benim için.


Tiyatro bir yaşam şekli… Bir nefes alma yeri…


Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuarı Tiyatro bölümünden mezunsunuz ve sonrasında İstanbul şehir Tiyatrolarında oyunculuk yaptınız. Tiyatro’nun sizin için önemini nasıl ifade edersiniz? Sizce son dönemde Türkiye’de tiyatronun durumu nasıl?


Tiyatro bir yaşam şekli… Bir nefes alma yeri… Bir oyuncu içinde aktörlüğünü geliştirip, ileri götürebileceği bir ortam…

Bence tiyatronun son dönemde çok daha iyi... Çok özel tiyatrolar var. Ödenekli, backgroundları tiyatrolar… Son 4-5 yıldır çok ciddi işler yapıyorlar. Seyirci de tiyatroya gidiyor. Caddelerde, sokaklarda, alışveriş merkezlerinde tiyatro afişlerini görmek mümkün... Bunlarda tiyatronun eski canlılığını kazandığını gösteriyor.


Sizi tiyatro oyunlarının yanında televizyon yayınlarından da tanıyoruz. Son olarak sizi “Kara Kutu” dizisinde gördük. Önümüzdeki dönemde ne gibi çalışmalar/projeler içinde olacaksınız?


2015’in sonlarındayız. 2016 da yeni projelerim var. Bir tanesi drama yarı tarihi-belgesel lezzetinde bir dizi olacak. Orada Anlatıcı görevindeyim. Yazın çekilecek olan bir sinema filmi projesi var. Su altında geçen bir hikâyeyi anlatıyor. Çok ciddi bir sinema filmi olacak ama çok fazla da bahsetmeyeyim.

Şu an çok fazla netleşmese de her bir dizi film olabilir. Benim yıllardan beri istediğim bir proje... Benim yaşam şeklimle orantılı. Oradan haber bekliyorum. Bu arada başka dizi görüşmeleri de var.


Rol aldığınız dizilere baktığımızda sizin Osmanlı temalı projelerde çokça yer aldığınızı görüyoruz. Mesela televizyonlarda “Osmanlı Derin Devlet” ve “Bir zamanlar Osmanlı Kıyam” dizilerinde gördük. Sizce yapımcılar sizi ne özelliğinden dolayı sizi bu tarz projelere çağırıyorlar?


İlk tarihi oyunumu konservatuarda öğrenciyken 3. Sınıftan 4. sınıfa geçerken İstanbul Şehir Tiyatroları’nda “Genç Osman” adlı oyunda oynadım. Bu da ciddi ilk başrolümdü. Profesyonel yaşamıma bir tarihi oyunla başladım. Dönem filminde oynamak çok meşakkatli ve zor bir iş... Belki beni o yüzden seçmiş olabilirler. O dönemin ahlak yapısını, tavırlarını, davranışlarına ait bilgileri hocalarımıza danıştık ve dersler alarak bu rolleri üstlendik.


Ritim ve müzik dünyanın evrensel tek dilidir.

Oyunculuk dışında müziğe olan ilginiz biliniyor. 2012 yılında “İç Güdü” adıyla enstrümantal bir albüm çıkardınız. Müzik alanında yapmak istediğiniz ve gündemde olan bir çalışma var mı? Müzik mi tiyatro mu desek ne dersiniz?


Çok zorlu bir soru. İkisinin de çok güçlü yanları var. İkisinin de evrensel bir sanat branşı. Müziğin çok daha etkin olduğunu düşünüyorum. Çünkü müzikte konuşmanıza gerek yok. Herhangi bir dil bilmenize gerek yok, içgüdüleriniz müziksel anlamda iyi gelişmişse dünyanın neresine giderseniz gidin sizi dinleyen birileri muhakkak olur. O yüzden müzik çok daha etkin ifade şekli sanat içinde. Çünkü bu benim başıma geldi. New York town square’de hiç bilmediğim bir orkestra ile, son 2 3 4 diyerek, 45 dakika boyunca müzik yaptık. Bu olay, bende müziğin ne kadar evrensel olduğu konusunu bir daha perçinledi. Onu bir yana bırakın dünya zaten kendi ritmik döngüsü etrafında dönüyor. Canlılarda birer ritmik varlık. Dünyaya geliş yolculuğumuzda ritmik bir döngü içerisinde. O yüzden ritim ve müzik dünyanın evrensel tek dilidir.



İzleyiciyi şaşırttığınız sürece başarılısınız demektir.


2014 yılında iki sinema projesinde yer aldınız. “Kod Adı K.O.Z” ve “Eyvah Eyvah 3” filmleri. Birbirinden çok ayrı iki senaryo... Sizce oyuncuların farklı rollerde oynamaları onlara neler katıyor?


Her oyuncu için bir şey kattığını söyleyemeyebilirim. Günümüzde tek tip oyuncuların sayısı çok arttı. Oyuncu dediğimiz şey devamlı antrenmanlı olmalı ve başarabiliyorsa birbirinden farklı karakterleri içerleyebilmeli ve farklı konseptlerde, farklı karakterleri hayata geçirebilecek meziyetlere sahip olmalı. Mesela her gün aynı yemeği yemezsiniz, oyunculukta öyle zengin bir sofra ki… Oyunculuk egolarla başlayan bir şeydir. İlk önce insanın kendi kendisiyle mücadelesiyle yola çıkan bir şeydir. İnsanın kendi iç dünyasını tatmin etmesiyle başlar iş… Bire bir yapılan, insanın kendi yaratıcılığıyla ortaya çıkan anlardan oluşur. O anların içini iyi doldurabilmek içinde devamlı araştırmak ve geliştirmek gerekiyor kendini ki farklı yerlerde farklı karakterlerle izleyicinin karşısına çıkabilmek için. Ve burada önemli olan izleyici şaşırtmaktır. İzleyiciyi şaşırttığınız sürece başarılısınız demektir.


Muhtemelen tiyatrocu bir aileden geliyor olmanız bugünkü kariyerinizin şekillenmesinde çok etkili olmuştur. Acaba tiyatrocu bir aileden geliyor olmasaydınız yine de tiyatro ve oyunculuğu seçer miydiniz?


Tabi ki ailenin bu anlamda etkisi olmuyor desem yalan olur. Çünkü babam Atatürk Kültür Merkezi’nden emekli, onunla her boşlukta tiyatroya giderdik onunla beraber. Ben çocukluğumda AKM’ye gittiğimde çok önemli ustaların bacakları arasında çocukluğum geçti. Suat Tuna, Sadettin Kılıç, Macit Günordu gibi çok şu anda adını sayamadığım aktörleri görme fırsatı buldum. Herhalde ailemin köklü bir tiyatro geçmişi olmasaydı da ben yine de sanatsal bir alanda yer alırdım. Herhalde müzik ile ilgili konservatuar bölümünde okurdum. Dersler bittikten sonra piyano odalarında kan ter içinde kalasıcaya kadar piyano çalardım. Şimdi yine çalıyorum. İçimde hep içgüdüsel olarak müzikle ilgili çalışsaydım klasik bir piyanist veya kompozitör orkestra şefi olabilirdim.


Çünkü dediğim gibi müzik benim için çok ön plandaydı. İlkokul yıllarımda, ilkokul öğretmenim annemi çağırıp bu çocukta çok iyi bir müzik kulağı var ona bir piyano temin edin demiş. Devlet memuru bir aileyiz sonuçta, annemde pişkin bir kadın bizde hangi piyanoyu alalım karar veremedik demiş. O dönemlerde yetimi müzikal alanlarda değerlendirebilmiş olsaydım, mesela Fazıl Say ve İdil Biret’i çok severim, onların karışımı bir şey olurdum. Mesela burada bir piyanonun başına geçiyim, kendi yazdığım bir eseri çalayım kimse inanamaz. Sanatla uğraşan insan duygusaldır.


Oyunculuk dışında kalan zamanlarınızda aileniz ve çocuklarınızla yeteri kadar zaman ayırabiliyor musunuz?


Çocuklarım ile çok iyi zaman geçiririm. Onlar benim hayatımın çok önemli vazgeçilmezleridir. Bizim yaptığımız öyle bir iş ki bir işe başlarsınız dört, beş, altı ay veya bir sene çok yoğun bir tempoda çalışırsınız. O temponun içinde kalan zamanlarda ancak ailenize zaman ayırabileceğiniz branşta çalışıyorsunuz. Bazen de beş altı ay hiçbir iş yapmazsınız. Bir dinlence, projeleri değerlendirme ve kendini nadasa çekme dönemi vardır, o dönemde de aileniz ve çocuklarınızla o açığı kaparsınız. Bizim işimiz böyle bir iş… Sabah dokuz akşam 6 mesaisi olan bir meslek olmadığı için kalan zamanlarınızda çocuklarım ve ailemle geçiriyorum.


Evet, sizlerle Hazım körmükçü ile yaptığımız söyleşimizi paylaştık. Tiyatro ve oyunculuk üzerine fikirlerini bizlerle paylaştı. buna ek olarak ta müziğe olan ilgisini bizlerle çok ayrıntılı olrak paylaştı. Yapacağı projeler hakkında bilgiler edindik. Sizllerle yeni konuklarımızla beraber olmak üzere Hoşçakalın!!!


 
 
 

Comments


bottom of page