top of page
Sizin için Seçtiklerim:
  • Facebook
  • Instagram

Psikiyatrist'ten Korkmayın!!!!

  • arzununrenklidunyasi
  • 10 Haz 2018
  • 3 dakikada okunur

Sevgili takipçilerim bugün sizlerle toplumumuzda bir mit haline gelen psikiyatri'e gitme korkusu üzerine bir paylaşımda bulunacağım. Bu yazımızda Psikiyatrist Uzm. Dr. M. İrfan Coşkun bizlere bu mit hakkında da yanlış bilinenleri paylaştı. Toplumumuzda psikiyatriste gitmek kendinin deli olduğunun kabulü gibi görünüyor. Bu algı ne kadar mantıklı acaba? Psikiyatri demek uyku ilacı mı demek? Sizce bu söylemlerin ne kadar geçerliliği var? haydi uzmanımızın ağzından akla gelen bu sorulara cevaplar bulalım ve bu soruların sadece anlamsız bir aforizma olup olmadığını öğrenmeye çalışalım:

PSİKİYATRİDE YAYGIN 'MİT'LER

Teknolojinin ilerlemesi, kişilerarası reel ilişkilerin, sosyalleşmenin ve paylaşımın azalması, dünya nüfusunun artmasına rağmen insanların yalnızlaşması, her türlü stres faktörünün artması çağımızda psikiyatrik hastalıkları dünyada en sık görülen hastalıklar arasına, psikiyatri ilaçlarını da en sık tüketilen ilaçlar arasına sokmuştur.


Psikiyatri ve psikiyatrik hastalıklar konusunda toplumsal bilincin artması da tedavi ya da terapi için psikiyatrist ya da psikologlara başvuru sayısını çokça artırmıştır. Görev yaptığım bir devlet hastanesinin istatistiki raporlarına göre 1998 de psikiyatri polikliniklerine başvuru sayısı günlük ortalama 15-20 iken 2007 de bu sayı günlük ortalama 250-300 lere çıkmıştı. Bu artış hem psikiyatrik hastalık görülme sıklığının artışı hem de toplumsal bilincin artışıyla izah edilebilir.


Psikiyatri bilincinin bu denli artmasına rağmen halen daha toplumumuzda yaygın yanlış inanışlar ya da mitler mevcuttur. Bunlardan birkaçı hakkında aydınlatıcı bilgi vermek faydalı olacaktır;


"Ben deli miyim ki psikiyatriste gideyim"


Bu en yaygın mitlerin başında gelir. Biz psikiyatristlere gelen hastaların çok az bir kısmı şizofreni hastasıdır. Örneğin ben muayenehanemde son bir ayda sadece 2 şizofreni hastası gördüm. Bunun dışında çokça panik atak, depresyon, sınav kaygısı, sosyal fobi ya da sorunları olan bireyler geldi. Yani psikiyatriste gitmek delilik göstergesi değil bilakis o bilince erişmiş kalitede olma göstergesidir. Çare arayabilmek üstün vasıflardan birisidir. Hiç bir akıl hastası çare aramaz, çünkü hasta olduklarını kabul etmezler. Ayrıca psikiyatristlere sadece hastalar gitmez, sorunları olan ya da danışmanlık hizmeti almak isteyenler de gider.

"Bana doktor kesin ilaç verip uyuşturacak"

Biz psikiyatristler gelen herkese ilaç vermeyiz. Öncelikle sorunu çözmeye çalışırız. Sorun çözülse de uykusuzluk ya da moralsizlik gibi şikayetler varsa o zaman ilaca başvururuz. İlaçlarımız da artık çok değişti ve modernleşti. Bundan 20-30 sene önce hastalara çok ağır gelen, hatta bazen alışkanlık yapma potansiyeli olan ilaçlar varken, bugünlerde yan etkileri yok denecek kadar az ilaçlar var piyasada. Ayrıca normal reçeteye yazılan hiç bir ilacımızın alışkanlık yapma potansiyeli yoktur. Alışkanlık yapan ilaçlar artık renkli reçete dediğimiz ve önceden yeşil reçete ile satılan ilaçlardır.

"İlaçlara bir bulaşınca ömür boyu kurtulamam o ilaçlardan"

Psikiyatrik tedaviler hastadan hastaya değişmekle beraber süreli tedavilerdir. Şizofreni dışındaki hiçbir hastalığın tedavisi ömür boyu sürmez. Hatta yıllar boyu bile sürmez diyebilirim. Genellikle aylar içerisinde biter. Ancak fiziksel hastalıklar gibi hastanın şikayetleri geçince değil, kalıcı iyilik hali oluşunca ve hekim kararı ile sonlandırılır.


"İlaçlar aşırı kilo artışı ve uyku yapar"

Belirttiğim gibi 80 li 90 lı yılların psikiyatri ilaçları uyku hali yapıcı ve iştah artırıcı özellikleri fazla olan ilaçlardı. Yeni jenerasyon ilaçlarla bu günlerde böyle yan etkiler görmemekteyiz. Hastaların günlük aktivitelerini bozmayan, dikkat/konsantrasyon üzerine olumsuz etki yapmayan, iştah/kilo artışına sebep olmayan çokça ilaç var kullanımımıza sunulan. Hastalarımız korkmadan ve güvenle hekim kontrolünde içebilir bu ilaçları.



"İlaç neyi çözecek, benim sorunlarım devam ettikçe"


İlaç tedavisi ya da psikoterapi tabii ki hastaların sorunlarını çözmez. Ancak o sorunların hayatını olumsuz etkilemesini giderir, o sorunlarla mücadele etme kapasitesini artırır. Sorunlarla yaşamamızı sürdürmeyi sağlamak, onların üzerimizdeki etkilerini gidermek için tedavi şarttır. Şöyle düşünün; çok önemli bir derdiniz yanında uykusuzluğunuzun olması mı daha iyidir yoksa o önemli derdinizin yanında uykusuzluk şikayetinizin olmaması ve hatta o derdinizle mücadele edecek gücü içinizde hissetmeye başlamanız mı?


Artık artmış psikiyatri bilincimizle birlikte bu yanlış inanışlarımızı da değiştirerek her türlü hastalık ya da sorunumuzda rahatlıkla psikiyatriste başvurabilmemiz gerekir.



Sevgili takipçilerim, şimdi söyleyin hala psikiyatristen korkuyor muyuz? Tabi ki bir anda düşüncelerimiz o kadar kolay değişmeyecektir ama en azından önyargılarınıza bir dur deme şansı oluşturmuş olmak isterim. Bu yazı için Mehmet İrfan Bey'e teşekkür derim. Hayatımız bu günlük maratonda hiç de kolay değil hepimiz zaman zaman yorulup zihnimiz yorgun düşebilir. Ama bazen çözüm bulmak için yardım almak gerekir ve bu ayıp değildir. Yeni ve bilgilendirici paylaşımlarla buluşmak üzere Hoşçakalın!!!


 
 
 

Comments


bottom of page